27.1.06

AŞK... EZELDE BİR MERHABA İDİ; HÂLÂ Kİ ODUR...


AŞK... EZELDE BİR MERHABA İDİ; HÂLÂ Kİ ODUR...

Fatih'in veziri olan şair Ahmet Paşa bir beytinde, aşkındaki sadakati ve tutarlılığı anlatabilmek için,

“ Cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr

Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim”



deyiverir. Kolay bir söyleyişe göre çok güçlü bir hayal!.. Öyle ki Ahmet Paşa hakkında tezkirelerin "Türk şiirine parlaklık ve güzelliği ilk o vermiştir." hükmünü doğru çıkartır. Günümüz diliyle şöyle demek: "Ezel gününde sevgilinin gözü bana bir merhaba lûtfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabasını hiç tanımadım."

Aşk... Kainatın yaratılış vetiresini, özünü ve esasını oluşturmak bakımından başlangıcı ezel gününe dayanan ve ebede kadar süreceğinde şüphe bulunmayan macera... Gönülleri terbiye eden, ruhlara derinlik katan, dimağlara yükseklik veren bir hüzün ve neş'e. Varlıkla birlikte var olan, ve varlıkta en son yok olacak olan. Başlangıcı ta ezel gününde; şöyle: Kur'an'da anlatılır ki (Âraf, 171-172) Allah, dünyada hiçbir şey yok iken, hatta dünya yok iken ruhlar âlemini yarattı. Orada bütün ruhları bir araya toplayıp sordu: "Elestü bi-Rabbikum?" Yani, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" Ruhlarımız bu soru karşısında "Kâlû: Belâ!" Yani "Dediler ki; -Evet (şüphesiz Sen bizim Rabbimizsin)". Bu meclis (ezel bezmi, elest meclisi), varlığın ilk toplantısı idi ve bütün ruhlar orada birbirlerine şahit tutuldular; ta ki dünyaya geldikleri vakit, bir bedene girdikleri, ete kemiğe büründükleri vakit bu sözlerinden dönmesinler... Dönenler olursa, o mecliste rahmet ve merhametiyle kullarına muamele eden Rab Taala'nın rahmet ve merhamet çizgisinin dışına itilsinler...

Ezel bezmi öyle bir meclis idi ki, orada yan yana olanlar, yakın olanlar, birbirlerini görenler, birbirleriyle konuşanlar; bu dünyaya geldiklerinde de birbirleriyle yan yana ve yakın olur, buluşur veya konuşurlar. İnsanlar a

No comments:

 

Zirve100 Site ekle
Photography Art Blogs - BlogCatalog Blog Directory