21.5.05

Mektuplariyla Halikarnas Balikcisi - Azra Erhat

Arkadaşlık dünyayı paylaşmaktır. Aşk gibi.

Gördüğü her şeyi upuzun bir zamanın içindeki etkileşimleriyle yaşayan iki insan... Birbirlerine açılırken kendilerini de açan. İnsanı insan yapan kültürü anlama ve kavrama arzusuyla serpilen bir ilişki. Özlemin kırbaçladığı, dolu dizgin mektuplarla çoğalan dal budak salan arkadaşlık, dostluk, gürül gürül Anadolu ve güneşin altındaki dünya... Karşı duramadıkları bir istekle, kimi zaman sevecenlikle, kimi zaman öfkeyle ama hep coşkuyla tartıştıkları konu ise, doğumla ölüm arasındaki çizgide nedir bir insan olmak? Kültüründen arındığında ne kalır insandan geriye? Kültür nedir? Doğu kültürü, Batı kültürü diye dünya insanlarına dayatılan yapay ayrım ne götürüyor insanın yaşamından ve ardında bıraktığı tarihten?

Yaşama coşkusunu bilme tutkusuyla besleyen Halikarnas Balıkçısı’nın düşünce dünyasında gezinirken, iç dünyasına tanık olurken insanlığa ve insanı besleyen toprağa yeniden bakma isteği, kendiliğinden ateşleniyor.

100'luk Ulkeden Mektuplar - Feride Cicekcioglu

Uçurmayı Vurmasınlar, Sizin Hiç Babanız Öldü mü, Suyun Öte Yanı, adlı kitaplarıyla tanıdığınız Feride Çiçekoğlu'dan mektup biçiminden yazılmış yeni bir öykü kitabı. 100'lük Ülke'den Mektuplar, yolculuklar boyunca yazılmış pasaportsuz mektuplar; vapurlarda, dolmuşlarda, uçaklarda ve uzaklarda; geçmişe ve geleceğe... Aidiyetsiz görünen, ama 100 ASA'lık filmin ışığından kaçamayan, çoğu kez hiç rastlanmamış kişilere yazılmış on iki mektup... Söylenmemiş aşklara, varılmamış ütopyalara, gidilmemiş kentlere dair... Sonuncu mektup, Zürih Havaalanı'nda Moskova uçağı için adıyla çağrı yapılan ve adından başka hiçbir ipucu vermeyen Mrs. Tunsevich'e:

"O günden bugüne, ne zaman yolum havaalanlarına düşse, Moskova uçakları için yapılan çağrıları dinledim ve hep sizi gözledim. Yalnızca Moskova'ya giden uçakların değil, Montreal'e, Johannesburg'a, Rio'ya, Tokyo'ya ve Oslo'ya gidenlerin bekleme salonlarında bile sizi aradım. Bir tek New York uçaklarına yaklaşmadım, çünkü onlarda gençliğime rastlamaktan korkarım. Sığınacak bir yer bulabildiniz mi Bayan Tunsevich? Bulduysanız bana da söyleyin... Söyleyin bana, kendimi yurdumda hissedeyim...

Ogluma Avrupa Mektuplari - Zeynep Gogus

Bu sabah Meis Adası'nda öten horozun sesiyle uyandım. Meis’in horozuna epeydir kafayı takmış durumdaydı. Diyordum ki, o Avrupalı bir horoz, çünkü Meis bir Yunan adası! Seni ilk tatiline getirdiğim büyükbabanın yazlık evi ise Meis’in karşı kıyısında. Kaş’ın sivri ve uzun burnu olan Çukurbağ Yarımadası’ndaki evlerle Meis arasındaki mesafe bir milden az. Mesi’teki horozların şarkısı ile Kaş’takilerin türküsü birbirini kucaklar. Oysa Yunan adası olduğu için Avrupa Birliği toprağı sayılan Meis’te öten horoz Avrupalıdır. Kaş’ta ötenler ise kimine göre Asyalı, kimine göre Ortadoğulu. Akdenizli bile değil...

Kendi kültürüne dört elle sarılan, Avrupacı olmayı reddeden, ama Avrupa’yı Türkiye’nin çağdaşlaşma hedefinin ara duraklarından biri olarak gören bir araştırmacı yazar Zeynep Göğüş. Euro’dan ulusal egemenliğe, bütünleşme tarihinden tarım politikalarına kadar Avrupa Birliği’ne dair bilinmesi gereken pek çok şeyi üç yaşındaki oğluna yazdığı mektuplar kanalıyla bizimle paylaşıyor. Türkiye’nin yakın tarihindeki gündemini belirleyen konuların başında gelen Avrupa Birliği sorununun temellerini, ülkemizi bu birleşmeye götüren aşamaları, bu konuda eğitimli ve deneyimli bir uzman gazetecinin gözlem ve görüşlerini anlaşılır, yalın bir dille sunan Oğluma Avrupa Mektupları, içtenliğinden ve dünyayı anlama çabasından hiç vazgeçmeyen bir annenin oğluna yazdığı mektuplar.

Alev alatli'dan Orhan Pamuk'a Mektup

http://www.itusozluk.com/goster.php?t=alev+alatl%FDdan+orhan+pamuka+a%E7%FDk+mektup
orhan pamuk'un türkler 1 milyon ermeniyi, 30 bin kürdü öldürdü sözlerinden sonra alev alatlının yazdığı uzun soluklu açık mektup.

" 'barış, hakikat ve adalet adına...' ibaresi 1894-96 yıllarında türkiye’de görev yapan ingiliz topçu yüzbaşı charles boswell norman’a ihtiramın ifadesidir. ermeni “soykırımı” meselesinin günümüz kamuoyunda “kanlı türk tarihinin muhtemel bir süreci” olarak algılandığını tahmin etmekteyim. mektupta istatistiklere, münferit olaylara yer ayırmamamın nedeni bu haksız algılamadır. birden fazla halkı ilzam eden facialara, münferit olaylara yer ayırmak demek “bizim” yaptığımız “soykırım” - her ne idiyse - haklı nedenlere dayanıyordu şeklinde bir tartışmaya girmek demek olurdu, oysa bu topraklarda yaşananlar haklı ya da haksız olma keyfiyetinin çok fevkindedir. yokedilen insan ve mal varlığına kaba sayılar olarak bakıldığında esası itibariyle avrupalı ve açgözlü bir ideoloji ve uygulamanın bölge insanlarına reva gördüğü ile osmanlı yöneticilerinin tutumları hiçbir şekilde kıyaslanamaz. bu mektubun muhatabı gibi ben de bir takım ölçütlere göre kabasaba, hatta belki olmasa da olur bir ulusun sülbündenim. bu nedenledir ki, ulusumun zaaf ve yetersizliklerini gözden kaçırmamaya vargücümle özen gösterdim. ancak, emperyalist kurgu, tahrik ve kıyıma ilişkin hemen hiçbir şey söylemeyen batılı aydınların ve onların (hiç kuşkusuz “liberal”) yerel batılılaştırmacı müttefiklerinin, türkiye cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanan yakın tarihimizi değerlendirirken kullandıkları lânetleyici dilin, balkanlar’da, kırım’da ve kafkasya’da katledilen ve göçe zorlanan çoğunlukla türk nesebinden milyonlarca müslüman sözkonusu olduğunda tarafsız bir dile dönüşüyor olmasına isyan ediyor, türkiye cumhuriyetinin bu topraklara sağ varmayı başarabilmiş sığınmacıların ahfadından oluştuğunu gözardı etmenin alçaklık olduğunu düşünüyorum. avrupalı olmayan halkların özelliklerinden birisi de alternatif tarihlerini oluşturabilecek sivil belgelere, güncelere, edebiyata sahip olmamalarıdır. oysa, 1910’larda osmanlı imparatorluğu’na ilişkin düşmanca tutumuyla ünlenen ernest renan’ın kelimeleriyle: “bir devleti kurtaran kuvvet manevi bir uyanıştır. bu milli ve romantik bir edebiyat demektir. türkiye’de böyle bir edebiyat yoktur ve olamaz. türk romantikleri hangi intikam duygularını çoğaltacaklardır? türkiye’de öyle birşey yoktur. türk edebiyatı sükûnet ve tasvir edebiyatıdır.”(2) türkler, araplar, kürtler ya da iranlılar, bölge halkları için geçerli olan bu olgunun sonucu, deneyimlerinin, uğradıkları haksızlıkların, trajedilerin, emel ve ideallerinin yaşanan gerçeklerle doğrudan bağlantısı olmayan, sorumluluğunu taşımayan kalemler tarafından takdim edilmesidir. bu kalemler, batının türkler ve müslümanlara karşı yüzlerce yıllık önyargılarından kaynaklanan kültürel şablonlarından kurtulamazlarken, aynı kaynaklardan beslenen yerli aydınlarımızın bizi güçlükle katlanılabilen bir belâ konumuna indirgeme eğilimlerine büyük bir hevesle katkıda bulunmalarına içerliyor, teessüf ediyorum. yaşanan her trajedinin batılı ideoloji ve uygulamaların sonucu olduğu şeklindeki yorumlar kadar, belirli bir tarih görüşüne uydurulamayan ya da istenen sonuca götürmeyen her eylemin barbarlık, ilkellik olarak nitelendirilmesinin bölge ve dünya barışına hizmet etmediğini savunuyor; ve nihayet, yine bir avrupalı ideoloji doğrultusunda rakip olduğu düşünülen bir ırkı yeryüzünden silme girişimi olan “genocide” uygulamasının türklerin de üstesinden gelebilecekleri bir proje olduğu savını hayretle karşılıyor, bu çabanın auswitz’de, bersen’de can veren yahudilere reva görülen dehşeti evcilleştirmeye yönelik olabileceğinden kuşkulanıyorum. (...)

pamuk’a gelince…orhan pamuk’a gelince: teessüf ettiğim, pamuk’un müslüman ve türk kimliğinin son artıklarından kurtulma, avrupalı düzene entegre olma azmi değil, bunu çok gördük. teessüf ettiğim, pamuk’un batı medyası nezdinde inanılırlık ihdas etme çabası içinde türkiye’yi batı medeniyetinin anti-tezi olarak küçümsemesi de değil, bunu da çok gördük. teessüf ettiğim, özetleyegeldiğim faciaya rağmen yaşayakalmakta başarılı olmaktan gayrı bir ayıbı olmayan türkiye’nin şamar oğlanı yapılmasına seyirci kalmaktan öte yüreklendiriyor olması. teessüf ettiğim, bir türk yazarının başarısından duyduğum keyfi böylece boğazıma tıkarken, bu toprakların insanlarının batı kamuoyu nezdindeki başarılarının hemen her zaman liyakat dışında bir takım pazarlıklara tabi olduğu şeklindeki sakatlayıcı duyguyu bir kez daha hortlatmış olması."


yazının tamamı http://www.alevalatli.com/ sitesinden okunabilir.

Turk siir ve edebiyati sitesi

http://www.turksiiri.org/

derli toplu guzel icerikli bir site

Mektup Turleri

Mektup Türleri
Kişisel MektuplarYazınsal ve Düşünsel MektuplarResmi Mektuplar, İş Mektupları
Kişisel (Özel) Mektuplar

Arkadaşlık, aile bağları, aşk gibi herhangi bir yakınlığı olan iki kişinin birbirine duygu, düşünce ve yaşantılarını samimi bir üslupla ve yazılı olarak anlattığı mektuplardır.Özellikleri:- Konu ve uzunluk sınırı yoktur. - Yaşamın her anı, her alanı ile ilgili olarak yazılabilir. - Mektup yazan kişi ile mektubun yazıldığı kişi arasındaki ilişkinin gücü ve derinliği, mektubun içeriğini ve özelliklerini belirler. - İçtenlik ve kişisellik esastır. - Konuşma üslubu hakimdir. - Yazım ve noktalama kurallarına özen gösterilmelidir.Bazı mektuplar, bir yere davet etme, bir başarıyı ya da özel günü kutlama, başsağlığı veya geçmiş olsun dileği iletmek amacıyla kaleme alınabilir. Bu türden mektuplar genellikle kısa olmakla birlikte kişiler arasındaki ilişkiye bağlı olarak uzunluğu-kısalığı değişebilir.Sanat, siyaset, edebiyat, düşünce adamlarının birbirlerine, ailelerine, sevgililerine yazdıkları mektuplar, onların yaşamlarına ve dönemlerine ışık tutan birer belge niteliği taşır. Örneğin Van Gogh’un kardeşine yazdığı mektuplar Theo’ya Mektuplar, Kafka’nın sevgilisi Milena’ya yazdıkları Milena’ya Mektuplar, Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun kardeşlerine yazdıkları Kardeş Mektupları, Cahit Sıtkı Tarancı’nın mektupları Evime ve Nihal’e Mektuplar, Ziya’ya Mektuplar adıyla kitaplaştırılmıştır.

Yazınsal ve Düşünsel Mektuplar

Herhangi bir düşüncenin, duyuşun belirli bir kişiye değil, belirli bir okur kitlesine ya da tüm insanlara ulaşması için mektup şeklinde kaleme alınmasıdır. Bazan bir gazetede ya da dergide yayınlanabilir (Örnek: Nurullah Ataç, Okuruma Mektuplar) bazan da toplumsal, düşünsel, sanatsal nitelikli mektuplar bir kitap halinde toplanabilir (Örnek Descartes- Ahlak Üzerine Mektuplar).

Resmi Mektuplar, İş Mektupları

Bir talebi ya da siparişi bildirmek, bir soruna açıklık getirmek, iş başvurusunda bulunmak, bir üst makama belirli bir durumla ilgili bilgi iletmek vb. amaçlarla kişiler ile kişiler, kişiler ile kurumlar ya da kurumlar ile kurumlar arasında yapılan yazışmalardır.Özellikleri:-Kuruma ya da kişiye yönelik hitapla başlanmalıdır.-Ad, adres, tarih belirtilmelidir. -Açık, temiz, düzgün bir Türkçeyle kaleme alınmalıdır.-Amaç açıkça belirlenmelidir.-Birden fazla sorun söz konusuysa maddeler ya da paragraflar halinde belirtilmelidir.-Saygılı, ciddi bir dil ve üslup kullanılmalıdır.-Mektup bir kurum tarafından yazılıyorsa, kurumun antetli kâğıdı ve zarfı kullanılmalıdır.-Daha önce yazılmış bir mektuba karşılık olarak yazılıyorsa, “ilgi” başlığı altında hangi tarih ve hangi sayılı, hangi konuyla ilgili yazıya karşılık olduğu belirtilmelidir.-Sorun, durum ya da dilek açıkça ve kısa cümlelerle belirtilmelidir. -Sonuç cümlesinde makamlar arasındaki hiyerarşik düzene dikkat edilmelidir. Üst makam alt makama yazıyorsa ya da makamlar arasında denklik varsa “rica ederim”, alt makam üst makama yazıyorsa “saygılarımla arz ederim” ifadesiyle cümle tamamlanmalıdır (“...durumu bilgilerinize saygılarımla arz ederim”, “... gereğini saygılarımla arz ederim” gibi). -Kurumdan kişiye ya da kuruma yazılıyorsa kurumun en üst makamı tarafından, kişiden kişiye yazılıyorsa yazan tarafından imzalanmalıdır.-Ek belgeler mektubun sonunda “Ekler” başlığı altında ve maddeler halinde belirtilmelidir.-Bilgisayarla ya da daktiloyla yazılmalıdır.-Çizgisiz beyaz kâğıt kullanılmalıdır.-Yazım ve noktalama kurallarına uyulmalıdır.
::
mektupcu.com güvercini::http://www.mektupcu.com/mektupturleri.htm

Tanpinar'in Mektuplari

Hazırlayan Zeynep Kerman

Tanpınar'ın çoğunluk Ahmet Kutsi Tecer, Adalet Cimcoz, Mehmet Kaplan ve Tarık Temel'e yazdığı mektuplarından oluşan Tanpınar'ın Mektupları, onun hayatını, mizacını ve sanatını anlamamıza yardım edecek önemli bir eser. Mektuplarda okuyucu Tanpınar'ın iç dünyasına girerek, onu daha yakından, arzuları merakları, dikkatleri, acı ve ızdıraplarıyla tanıyor, eserlerindeki mükemmeliyete ulaşmak için geçirdiği çetin hazırlık devresinin buhranlarını yaşıyor. Dr.Zeynep Kerman'ın yeni harflere çevirerek okuyucuya sunduğu bu mektuplar Tanpınar'ın sanatının, fikrinin alt yapısını ve o dönemin edebi ortamını anlamamız bakımından da büyük önem taşıyor. Kitap 91 mektuptan oluşuyor .

Yazar Mektuplari - Sema Rifat

Sen bu mektubu okurken...
“Hiçbir türsel kurala uymaz mektup, özgürlüğü sonsuzdur. (..) Yıllar sonrasına, geleceğe seslenen mektuplar gönderilebildiği gibi, yıllar öncesinden gelen mektuplar da alınabilir. Yeri geldiğinde bir “dost”tur mektup, seslenen kişiyi de seslenilen kişiyi de yalnızlıktan kurtaran bir dost, güzel haber veren bir dost; ve mektup kahredici bir “düşman” kimliğine bürünür kara haber verdiğinde.” [Sema Rifat]

“Sen bu mektubu okurken”le başlayıp “canımla kucaklarım”la biten bir mektubu en son ne zaman okudunuz? Soruyu daha net sormak gerekirse, en son ne zaman mektup okudunuz? Teknolojinin hız kesmeyen gelişimi sayesinde, “modern” iletişimin son moda nimetleri olan elektronik postalar ve kısa mesajlarla kurduğumuz ilişkiler ağı içinde boğulup giderken, özenle yazılan mektupları, üstlerine parfüm sıkılıp seviliye yollanan zarfları, titizlikle seçilen pulları kaçımız hatırlıyor acaba?

Sema Rifat’ın hazırladığı Mektup Seçkisi/Yazar Mektupları Abdülhak Hamid’den Cemal Süreya’ya, Lorca’dan Joyce’a Türk ve dünya edebiyatının tanınmış yazarlarını biraraypa getirirken unutulmuş bir alışkanlığı da tazeliyor. Yazarların yayıncılarına, sevgililerine ve dostlarına yazdıkları mektuplar, “^geri dönüşüm kutusu”na atılma tehlikesi olmayan duyguları - acıları, şikayetleri, sevinçleri ve özlemleri- seriyor okurun önüne. Kitaplarından bize yansıyanlarla tanıdığımız yazarların gerçek yaşamlarına ışık tutan bu kitap, edebiyat dünyasının çalkantılı tarihine de tanıklık ediyor. Ülkelere göre düzenlenmiş bölümlerde sunulan mektuplar edebiyata “içeriden” bakıyor. Mektup yazma alışkanlığını yeniden kazanmak isteyen edebiyat tutkunları için...
 

Zirve100 Site ekle
Photography Art Blogs - BlogCatalog Blog Directory