5.12.06

Subat Ayinda Ankara'da Yazilan Bir Siir

Bu yıl erken bastırdı kış!
Yağmur yağıyor, yağmur yağdıkça seviyorum seni.
kar yağıyor, kar yağdıkça seviyorum seni.
karaya vurdukça, sular dondukça
üşüdükçe, birşeyler yitirdikçe, umudum kırıldıkça
çıkmaza girdikçe yaşam, yüreğim sıkıştıkça,
sen değiştikçe daha çok seviyorum seni.

Donmuş suda çelik tadı var
ağzımda eski tütün ve buruk çay tadı
her sabah yaya geçiyorum bütün Ankara'yı
kömür ve kükürt kokuları arasında
her akşam yaya geçiyorum bütün Ankara'yı
okuyarak bildirilerini direnen öğrencilerin
bakarak yırtık afişlere, şarkıcı resimlerine,
nereye gitsem içimde bir geçkalmışlık duygusu
bu yüzden bir saat erken gidiyorum gideceğim yere
ne zaman, nerede ve nasıl bilmiyorum, ama birden yaşamın korkunç bir hızla değiştiğini düşünüyorum
ve ikimizin aynı kişiler olmayacağımızı yarın.
Bu yıl erken bastıran kişi yaşıyoruz
Sanki ölümlü kahramanlarıyız kötü bir romanın
yeni bir dilin sözdizimine çalışıyoruz
gökyüzünü verip yüzünü alıyorum
görüntünü verip acıları siliyorum
yüzünü koyuyorum umutsuzluğun yerine

Usumda sesinin ve gövdenin
usumda sesinin ve gövdenin görkemli atlası

-Ozdemir Ince

Anlasana



Bugunlerde takildigim dilimden dusmeyen bir Ilhan Irem sarkisi:

Anlasana

Her sevincin her kederin En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıklarında sonu var Bir gün çıkıp geleceksin
İçimde bir ümit var Yeniden seveceksin
Yıllar var ki ben böyle Bekliyorum özleminle
Anıların umutların kaldı bende
Anlasana... Anlasana... Anlasana... Anlasana
Birazdaha gerçekleri anlasana
Senden ayrı günlerimi Sana nasıl anlatsam ki
Mevsimsiz çiçekler gibi Yarım kaldım inan ki
Sensizliğin acısını Sen nerden bileceksin
Sen hiç sensiz kalmadın ki Mevsimleri saymadın ki
Yıllar var ki ben böyle Bekliyorum özleminle
Anıların umutların kaldı bende
Anlasana... Anlasana... Anlasana... Anlasana
Birazdaha gerçekleri anlasana

3.12.06

La Dolce Vita










Andrea Bocelli - CANTO DELLA TERRA




CANTO DELLA TERRA

Si lo so
Amore che io e te
Forse stiama insieme
Solo qualche istante
Zitti stiamo
Ad ascoltare
ll cielo
Alla finestra
Questo mondo che
Si sveglia e la notte e`
Gia cosi lontana
Gia lontanaGuarda questa terra che
Che gira insieme a noi
Anche quando e buio
Guarda questa terra che
Che gira anche per noi
A darci un po' di sole, sole, sole

My love che sei l'amore mio
Sento la tua voce e ascolto il mare
Sembra davvero il tuo respiro
L'amore che mi dai
Questo amore che
Sta Li nascostoIn mezzo alle sue ande
A tutte le sue onde
Come una barca che

Guarda questa terra che
Che gira insieme a noi
anche quando e' buio
Guarda questa terra che
Che gira anche per noi
A darci un po' di sole, sole, sole
Sole, sole, sole

Guarda questa terra che
che gira insieme a noi
A darci un po' di sole
Mighty sun
Mighty sun
Mighty sun



SONG OF THE EARTH

Yes I know
My love, that you and me
Are together briefly
For just a few moments
In silence
As we look out of our windows
And Listen
To the sky
And to a world
That's awakening
And the night is already far away
Already, far awayLook at this world
Turning around, with us
Even in the dark
Look at this world
Turning around, for us
Giving us hope, and some sun, sun, sun

My love, whoever you are, my love
I hear your voice, yet I listen to the sea
It sounds just like your breathing
And all the love you want to give me
This love

ARRIVEDERCI - ROMA










Milli Egitim Uzerine Muhafazakar Gorusler


Hollanda'daki Leiden Universitesi'nin Turkoloji sayfasinda dolastim bugun. Simdiye kadar hocalarin ve doktora ogrencilerinin yayinladiklari ve uzerinde calistiklari makaleleri okumak mumkun bu sayfada. Erik Zürcher'in de bu bolumun basinda olmasi cok onemli. Zürcher'in "Turkey: A Modern History" adli kitabi zaten butun Turkoloji ogrencilerinin basucu kitabidir!

Secil Deren ve Tanil Bora'nin "Milli Egitim Uzerine Muhafazakar Gorusler" adli makalesini okudum, buradan okunabilir: http://www.let.leidenuniv.nl/tcimo/tulp/Research/sdtb.pdf

Ziya Gokalp ve Ismayıl Baltacıoğlu'nun fikirleri cercevesinde gelistirilmis bir makale. Uzun zamandir Turkce akademik makale okumuyordum, romanlarin, siirlerin diline o kadar alismisim ki, birden bu akademik dil beni carpti, ilginc olan ise Osmanlica kelimeler (sadece alintilar degil, metnin icindeki genel cumle icindeki kelimeler) ile Ingilizceden direk cevrilen kelimelerin yan yana olmasi, dilde bir butunluk olmamasi, sanirim bunlar akademik dilin okunmasini daha da zorlastiriyor.
 

Zirve100 Site ekle
Photography Art Blogs - BlogCatalog Blog Directory