http://www.itusozluk.com/goster.php?t=alev+alatl%FDdan+orhan+pamuka+a%E7%FDk+mektup
orhan pamuk'un türkler 1 milyon ermeniyi, 30 bin kürdü öldürdü sözlerinden sonra alev alatlının yazdığı uzun soluklu açık mektup.
" 'barış, hakikat ve adalet adına...' ibaresi 1894-96 yıllarında türkiye’de görev yapan ingiliz topçu yüzbaşı charles boswell norman’a ihtiramın ifadesidir. ermeni “soykırımı” meselesinin günümüz kamuoyunda “kanlı türk tarihinin muhtemel bir süreci” olarak algılandığını tahmin etmekteyim. mektupta istatistiklere, münferit olaylara yer ayırmamamın nedeni bu haksız algılamadır. birden fazla halkı ilzam eden facialara, münferit olaylara yer ayırmak demek “bizim” yaptığımız “soykırım” - her ne idiyse - haklı nedenlere dayanıyordu şeklinde bir tartışmaya girmek demek olurdu, oysa bu topraklarda yaşananlar haklı ya da haksız olma keyfiyetinin çok fevkindedir. yokedilen insan ve mal varlığına kaba sayılar olarak bakıldığında esası itibariyle avrupalı ve açgözlü bir ideoloji ve uygulamanın bölge insanlarına reva gördüğü ile osmanlı yöneticilerinin tutumları hiçbir şekilde kıyaslanamaz. bu mektubun muhatabı gibi ben de bir takım ölçütlere göre kabasaba, hatta belki olmasa da olur bir ulusun sülbündenim. bu nedenledir ki, ulusumun zaaf ve yetersizliklerini gözden kaçırmamaya vargücümle özen gösterdim. ancak, emperyalist kurgu, tahrik ve kıyıma ilişkin hemen hiçbir şey söylemeyen batılı aydınların ve onların (hiç kuşkusuz “liberal”) yerel batılılaştırmacı müttefiklerinin, türkiye cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanan yakın tarihimizi değerlendirirken kullandıkları lânetleyici dilin, balkanlar’da, kırım’da ve kafkasya’da katledilen ve göçe zorlanan çoğunlukla türk nesebinden milyonlarca müslüman sözkonusu olduğunda tarafsız bir dile dönüşüyor olmasına isyan ediyor, türkiye cumhuriyetinin bu topraklara sağ varmayı başarabilmiş sığınmacıların ahfadından oluştuğunu gözardı etmenin alçaklık olduğunu düşünüyorum. avrupalı olmayan halkların özelliklerinden birisi de alternatif tarihlerini oluşturabilecek sivil belgelere, güncelere, edebiyata sahip olmamalarıdır. oysa, 1910’larda osmanlı imparatorluğu’na ilişkin düşmanca tutumuyla ünlenen ernest renan’ın kelimeleriyle: “bir devleti kurtaran kuvvet manevi bir uyanıştır. bu milli ve romantik bir edebiyat demektir. türkiye’de böyle bir edebiyat yoktur ve olamaz. türk romantikleri hangi intikam duygularını çoğaltacaklardır? türkiye’de öyle birşey yoktur. türk edebiyatı sükûnet ve tasvir edebiyatıdır.”(2) türkler, araplar, kürtler ya da iranlılar, bölge halkları için geçerli olan bu olgunun sonucu, deneyimlerinin, uğradıkları haksızlıkların, trajedilerin, emel ve ideallerinin yaşanan gerçeklerle doğrudan bağlantısı olmayan, sorumluluğunu taşımayan kalemler tarafından takdim edilmesidir. bu kalemler, batının türkler ve müslümanlara karşı yüzlerce yıllık önyargılarından kaynaklanan kültürel şablonlarından kurtulamazlarken, aynı kaynaklardan beslenen yerli aydınlarımızın bizi güçlükle katlanılabilen bir belâ konumuna indirgeme eğilimlerine büyük bir hevesle katkıda bulunmalarına içerliyor, teessüf ediyorum. yaşanan her trajedinin batılı ideoloji ve uygulamaların sonucu olduğu şeklindeki yorumlar kadar, belirli bir tarih görüşüne uydurulamayan ya da istenen sonuca götürmeyen her eylemin barbarlık, ilkellik olarak nitelendirilmesinin bölge ve dünya barışına hizmet etmediğini savunuyor; ve nihayet, yine bir avrupalı ideoloji doğrultusunda rakip olduğu düşünülen bir ırkı yeryüzünden silme girişimi olan “genocide” uygulamasının türklerin de üstesinden gelebilecekleri bir proje olduğu savını hayretle karşılıyor, bu çabanın auswitz’de, bersen’de can veren yahudilere reva görülen dehşeti evcilleştirmeye yönelik olabileceğinden kuşkulanıyorum. (...)
pamuk’a gelince…orhan pamuk’a gelince: teessüf ettiğim, pamuk’un müslüman ve türk kimliğinin son artıklarından kurtulma, avrupalı düzene entegre olma azmi değil, bunu çok gördük. teessüf ettiğim, pamuk’un batı medyası nezdinde inanılırlık ihdas etme çabası içinde türkiye’yi batı medeniyetinin anti-tezi olarak küçümsemesi de değil, bunu da çok gördük. teessüf ettiğim, özetleyegeldiğim faciaya rağmen yaşayakalmakta başarılı olmaktan gayrı bir ayıbı olmayan türkiye’nin şamar oğlanı yapılmasına seyirci kalmaktan öte yüreklendiriyor olması. teessüf ettiğim, bir türk yazarının başarısından duyduğum keyfi böylece boğazıma tıkarken, bu toprakların insanlarının batı kamuoyu nezdindeki başarılarının hemen her zaman liyakat dışında bir takım pazarlıklara tabi olduğu şeklindeki sakatlayıcı duyguyu bir kez daha hortlatmış olması."
yazının tamamı http://www.alevalatli.com/ sitesinden okunabilir.
21.5.05
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
2 comments:
hi i love your web site
aydin
Begendim. Yolun açık olsun!
Post a Comment