Dostoyevski'nin insan ruhuna ilişkin anlattıkları, hayata dair temelbilgilerdir. Onun kimi romanlarının bulunmadığını, kimilerinin de kötüçevirilerinin olduğunu fark edince, toplu eserlerini yayıma hazırlamayatalip oldum
ORHAN PAMUK
İSTANBUL - Dostoyevski'nin eserlerini diğer klasiklerden farklı kılanözellik 150 yıl sonra sanki dün yazılmış gibi hâlâ aynı zevkle okunabilmesi.Çarlık Rusyası'nın 150 yıl önceki toplumsal koşulları, günlük ayrıntıları,siyasal dertleri üzerine kurulu olmuş olsalar da bu romanları bugünküdertlerimizden bahsediyor gibi okuyabiliyoruz. Özellikle de Türkiye'de durumböyle. Osmanlı İmparatorluğu ve Çarlık Rusyası'nda olduğu gibi günümüzTürkiyesi de Doğu ile Batı, radikal devrimci düşler ile son derece gericibir tutuculuk ve din ile modernlik arasında bölünmüş durumda.Dostoyevski'nin bütün bu karmaşa içinde ele aldığı (inanmak-inanmamak,din-dinsizlik, radikal devrim-amaçsızlık, bir cemaate bağlı olmak-yalnızlık,modernlik-gelecek gibi) temalar bizim için hâlâ geçerli. Dostoyevski'ninkültürel zamanına yeni yeni yaklaştığımızı düşünürsek, sözünü ettiğimiztemaların 150 yıl öncesine göre daha çok etkilediğini söyleyebiliriz.Dostoyevski'nin ve Çarlık Rusya'nın 150 yıl önce yaşadığı problemleri şimdidaha çok yaşıyoruz.Dostoyevski'nin toplu eserlerini yayına hazırlamaya ben talip oldum. Bundanaltı ay evvel Dostoyevski'nin eserlerini şöyle bir gözden geçirirken,Türkiye'de bu romanların bazılarının yeni basımlarının yapılmadığını,yapılanların da ortalıkta bulunmadığını fark ettim. Piyasayı son derecekötü, kısaltılmış, berbat çeviriler doldurmuş. Dostoyevski'yi hakkınıvererek okumak isteyen; bu işe yeni başlayan herhangi bir gencin iyiçevirilere ulaşma imkânı yok. Bunun yerine kötü yayınevlerinin, aslındanyani Rusçadan yapmadığı ve barbarca kısalttığı çeviriler piyasayı sarmış.Her Dostoyevski romanının üç-dört kötü çevirisinin olması beni rahatsızetti. Bunlar hem romanların prestijini ve güzelliğini öldürüyor, hem degördüğüm kadarıyla bu kitaplar satmıyor. Bu yüzden yeni basımlarıyapılmıyor. Öncelikle şunu söylemek isterim; İletişim Yayınları ticarikaygıları ön planda tutan bir yayınevi değil. İletişim Yayınları'nınortakları ve karar sahibi arkadaşlara bu öneriyi götürdüğümde hiçbiri buişin ticari yönüne bakmadı. Onlar ticari olarak sadece, "Orhan Pamuk bunaönsöz yazacak, çevirimiz de iyi yapılacak. Bu diziye ilgi gösterilir" diyedüşünmüş olabilirler. Sonuçta yayınevindeki arkadaşlarla konuşupİletişim Yayınları'nın Dostoyevski dizisi yapmasının iyi bir fikir olduğukonusunda anlaştık. "Dizinin editörlüğünü ben yapayım" dedim ve böylecebaşlamış olduk. Hayatımda ilk defa bir dizinin editörlüğünü yapıyorum, fakatbu durumun çok fazla büyütülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Çünküçevirilerin büyük bir bölümü hazırlanmıştı ve ben de bunların çoğunu okudum.Benim yaptığım kitaplara birer önsöz yazmaktı.Dostoyevski'nin yaklaşık 20kitabını yayımlayacağız. Önsöz yazmak çok tüketici ve yorucu bir iş. Dizininbütün kitaplarına önsöz yazmasam bile Dostoyevski çapındaki başka yazarlarınonun için yazdığı önsözlerini kullanacağım ya da günümüz yazarlarından önsözisteyeceğim. Kitapların arka ve ön kapakları benim için önemli.Dostoyevski'ye yakışan, güzel kitaplar yapmaya çalışıyoruz. Belki ticariolarak zayıf bir proje ama uzun vadede başarılı olacağına inanıyorum.Diziye 'Karamazov Kardeşler'den değil de, 'Cinler'den başlamamızın ikisebebi var. Öncelikle piyasada olmayan ve hemen çıkarmamız gerekenDostoyevski kitabı buydu. İkincisi, 'Cinler' benim en çok sevdiğimDostoyevski'nin iki romanından biridir. 'Cinler' ile 'Karamazov Kardeşler'arasında kararsız kalırım. Bu iki roman Dostoyevski'nin en önemliromanlarıdır ama bizim yayımlayacağımız 'Karamazov Kardeşler'in çevirisibaşka bir yayınevinde de var. Onun için böyle başladık. Dizileri en iyikoşullarda gerçekleştiremiyoruz. Bazıları piyasada olmuyor, bazılarınınbitmesini bekliyoruz. Bana göre 'Yeraltından Notlar' da son derece önemlibir romandır. Çünkü 'Suç ve Ceza'dan başlayarak bütün romanlara yansıyanruhu içinde barındırır.Ben bir romancıyım ve Dostoyevski'yi dünyanın en önemli romancılarından biriolarak görüyorum. Beni çok etkilemiştir. Öyle bir etkidir ki bu zarar bileverebilir, çünkü damgasını çok fazla vurur. Dostoyevski, beni romancı olarakdeğil, insan olarak çok etkilemiştir. İnsan ruhu, karakteri hakkında benibilgilendirdi ve hayatı değerlendirişimi etkiledi. O bilgilerle ben hayattakendi yoluma gittim. Beni insanları anlama noktasında zenginleştirdi. Biradam yalancı mı ya da yalan söylediğini bilmiyor mu veya söylediği şeyindoğruluğuna kendisi ne derece inanıyor gibi hayat hakkında psikolojik binbirtürlü gerçeği, daha 18 yaşındayken bana öğretmiş, belki de bu anlamdahayatımda pek çok şey kazandıran bir romancıdır. Bir yazarın zenginliği sizekısa yoldan bir çeşit bilgelik vermekse, Dostoyevski bana bunukazandırmıştır. Ama onun yazdığı dünyanın devamı gibi dünyalar yaratan biryazar olmadım. 'Beyaz Kale'de iki kişi arasındaki iktidar ilişkisinianlatırken Dostoyevski'nin romanlarıyla zenginleşmiş ama onun kitaplarındandoğrudan etkilenmemiş ve bu zararlı etkiden kurtulmuş sayıyorum kendimi.Eğer Dostoyevski olmasaydı, Kafka ve sonrası insan psikolojisi üzerinekurulmuş romanlar ve pek çok şey eksik kalırdı diye düşünüyorum. Altınıçizmek istediğim bir şey daha var; Dostoyevski'nin asıl yaptığı edebiyatıetkilemek değil, insanoğlunun insan hakkındaki fikrini değiştirmekti. Derlerki, Shakespeare insanoğlunun kafasına karakter denilen şeyi soktu. Eskidenkarakterler hakkındaki fikirler daha basmakalıptı. 'Burnu çarpık olan korkakolur,' 'gözü sarı olan daha çok yaşar' gibi görüşler vardı. İnsanoğlununkarakteri, ruhuyla ilgili fikirler Shakespeare'den evvel Aristocu bircetvele dayanıyordu. Shakespeare bize bir üslup, bir çizgi ve bir ruhöğretti. Böylelikle bizler bir insan hakkında fikiredinirken 'nasıl bir karakter, nasıl bir tip' diye sormaya başladık.Shakespeare bize bu kadar derin bir bilgi kazandırdı. Dostoyevski de budüzeyde bir yazardır. İnsan ruhu hakkında bize öğrettiği bilgiler, açtığıkapılar hayata ilişkin temel bilgilerdir ve bu bilgiler hâlâ bu kitaplarıniçindedir. Bu bilgileri izlediğimiz televizyon dizilerinden, annemizin bizeöğrettiklerinden almamız mümkün değil. Belki de Dostoyevski'nin canlılığını,tazeliğini korumasının en büyük nedeni de budur. Çünkü Shakespeare'inöğrettiği şeyleri televizyon dizilerinden de öğrenebiliriz amaDostoyevski'deki bilgiler o kadar derin ve kuvvetlidir ki, her okuyuşumuzdabizi sarsar. Borges'in bir sözü vardır; "Her insan ilk kez denize girdiğigünü ya da ilkokula başladığı zamanı hatırlar. Bir de ilk Dostoyevskiokuduğu zaman hatırladığı sarsıcı etki vardır."
31.3.05
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment